Tutarsızlık Uyarısı

"Kısa" yazılar yazmak istediğimi söylemiş miydim?


25 Ekim 2012 Perşembe

Get drunk!

Always be drunk.
That's it!
The great imperative!
In order not to feel
Time's horrid fardel
bruise your shoulders,
grinding you into the earth,
Get drunk and stay that way.
On what?
On  wine, poetry, virtue, whatever.
But get drunk.
And if you sometimes happen to wake up
on the porches of a palace,
in the green grass of a ditch,
in the dismal loneliness of your own room,
your drunkenness gone or disappearing,
ask the wind,
the wave,
the star,
the bird,
the clock,
ask everything that flees,
everything that groans
or rolls
or sings,
everything that speaks,
ask what time it is;
and the wind,
the wave,
the star,
the bird,
the clock
will answer you:
"Time to get drunk!
Don't be martyred slaves of Time,
Get drunk!
Stay drunk!
On wine, virtue, poetry, whatever!"


*Charles_Baudelaire

21 Ekim 2012 Pazar

Sıkıldım uçmak istiyorum

"Yasam sıkıcıdir dostlarim! Ama bunu dile getirmemek gerek."
John Berryman."Dream song 14"

Bazen gercekten boyle oluyor. Cok fena bi cikmaz.
Cogunlukla degisik fiziksel ya da spirutuel yollarla bunu atlatabilsen de, alttan alttan kendini hatirlatan bir 'ee bu da bitti simdi napcaz?' sorusu var her an disari cikmaya hazir bekleyen.

Ve arada zayif zamanina mi denk geliyor, hayat gercekten cok mu bunaltici oluyor, neye gore bunaltici oluyor, ne kadar senin degistirebilecegin bir sey oluyor bu; olasi sebepler yuzlerce olabilir, ama sonuc olarak bazen her sey cok sıkıci oluyor!

Sıkıcılik en cok inancinin gittigi zamanlar oluyor galba. Ozledigin seyleri yasayabilecegine dair inancinin yok oldugu zamanlar. Ozluyorsun, istiyorsun, ama inanmiyorsun. Cok boktan!

Velhasil, nereden nereye atlayacagim fakat, insanlarin icinde amator ruhlar olmali ey blog! Genc, salaş, rahat ruhlar. Samimiyeti baz alan. Gerisinin ayrinti oldugunu bilen. İcini ısıticak gulumsetecek seylerin pesinde olan; İmajinin, gorunumunun, profesyonelliginin sartlanmalarindan once.

Planlarinizi zora sokacak olmasina ragmen icten gelen 'hadi bi de bi bira mi icsek?!" sorusuna yanindakilerle gaza gelip gerekirse kostura kostura gidip o 'canin cektigi' biranin icilip gelinmesi ruhu, hic bi planlanmis basariyla elde edilemeyecek bir mutluluk mesela.

Galba, hayat gunluk rutinin ya da kendini sartlamisliklarin disina cikabildigi kadar guzel.
Bir anda oluverenlerin heyecaniyla.
Her zaman yapamiyorsun ama buna acik olmak bile yetiyor bazen sadece, hic olmazsa.

Bu da bu yazinin uzerine sifa niyetine aklima geliveren :
http://www.youtube.com/watch?v=Mio0n09nQdU&sns=em



Sonuc olarak

Hayatta sadece bizim yaptiklarimiz-yasadiklarimiz olmadigini, ayni anda ayni zaman diliminde milyonlarca baska olay da gelistigini dusunursek; insanin kendi yaptigi biseyin sonucunu tahmin etmeye calismasi sacmalik aslinda.
Sonuc dedigin seyin ortada patlayivermesine kadar gecen surecte, sen ve senin yaptigin seyden etkilenen nesne arasindaki baglanti sadece sen ve o olarak kalmiyor cunku.
Kocaman gecmislerden kaynaklanan algilarin basli basina yaptiklarini-soylediklerini bambaska yerlere cekebilecegi gibi, tam da o an'da cevrende senin bilmedigin seyler gerceklesiyor olabilir, 'nesne'yi etkileyen, senin bilmedigin.
Haliyle, hersey sana bagli degil. Hersey senin bildigin ya da tahmin ettigin gibi hic degil.
Sana dusen, cogunlukla aklindaki sorulara cevaplar bulabilmek icin daha acik ve net olmaya calismak.  Gozlemek belki, cevap bulunabilecek bir donemde degil isen.Tahminler kulliyen yalan cunku.
Sonuclar kestirilemez cunku, kestirilemiyor. Senin disinda cok sey var bu yasamda yasayan, hareket eden.
Zaman, ihtimaller denizi bisey. Asla duragan kalamayan. Beklerken bile sıkıntıdan kararlarin kendiliginden degisebildigi. Sen bisey yapmadigini dusunedur! Sıkılıp kendini o an olamadigin bir yere yonlendiriyorsun aslinda o anda.
İleri goruslu olabilecegin seyler belki var, ama cogunlukla hersey biraz da rastlantisal, kaygan zeminli.
Gelecek icin onyargi demek, korku demek, bazen inanc demek; biraz da allahcilik oynamak gibi bi'sey demek. Planlamadan oluveriyor bazen, ongoremeden.
Sen kimsin ki tahmin yurutebiliyorsun sonuclar icin? Hersey senin bu kadar disinda gelisebiliyorken.



12 Ekim 2012 Cuma

Şerefe!

"Kurduğumuz tüm hayallere rağmen değişmeyen dünyanın şerefine."  
To Vlemma Tou Odyssea (1995)

İcerken tokusturdugun kadehler bunun icin cogu zaman. 'Ne yazik ki degismeyenler' icin. Degistiremediklerin icin. Degistirememekten sıkıldıklarin icin. 
Kendin icin mesela. Olamadiklarin, Olduramadiklarin icin. 
İsteyip de sevemediklerin, Sevip de istettiremediklerin icin. 
Guler yuzlu gunun sonunda yatagindaki karmasik ruyalarin icin. 
Konusup da soylemekten kactiklarin,bakarken gostermektan korktuklarin icin.
Her sefer baska turlu kararlar vermis olsan da, uygulayamadiklarim icin. 
En sonunda kararlar vermekten de vazgecmisligin icin hatta. Azalan hayallerine. -ki bu en acisi-
Anlayamadiklarin icin ya da. 
O ya da bu sebeple, degistiremediklerin icin işte.. 
Bazen sadece 'degissin' istedidigin, yani kabullenememeyi degistiremedigin icin...
"Daha başka" olamayacakları her farkedişinde içine yayılan buz gibi hava için.
Şe-re-fe diyorsun kocaman. 
Şe-re-fe !

8 Ekim 2012 Pazartesi

Oku bakayim?

Ha bir de boyle bir sey var. (psikeArt'tan almistim galba bunu)
Kekeme gibi uzatiyorsun o bikerede soylenip bitmesi gereken heceyi bazen. Ne kelime olabiliyor, ne hece kalabiliyor.
Sussan olmuyooor soylesen olmaz baabinda.
Ki bir de cumleler kurmaktan bahsediyoruz, ohoooo..



Netlikler oncesi hep boyle olur.