“… coşkuyla taşan gerçek benliğini bastırmaya kalksaydı, çok daha büyük bir bedel ödeyecekti. Durmadan “başkaları ne der” diye kaygılanan, sürekli olarak “şu işleri bir halledeyim, ondan sonra kendimi bütünüyle hayallerime adayacağım” deyip duran ama bir yandan da “koşullar el vermiyor” yakınan kırgın ve mutsuz biri olacaktı.”*
İnsanın içi huzurlu olsun, kendine-yaptıklarına-düşündüklerine, en azından kendi iyi niyetine ve samimiyetine güvensin; geriye korkması gereken hiç bir şey kalmıyor. Çalkalansa da, sarsılsa da yoluna giriyor herşey. Tam da istediği gibi oluyor.
Çok basit. İçinde sevgiyi, anlayışı, sabrı ve inancı barındırabilecek kadar dingin olabilirsen, en coşkulu en heyecanlı anlar da senin oluyor. O sakinliğe ulaşabilirsen, egosuz, hırssız, komplekssiz; kendini en dogalına bırakıp en uç neşeye de bir sen bürünebiliyorsun. En gözlerine bir sen bakabiliyorsun karşındakinin. En doğalını sen sevebiliyorsun belki. En mutlu sen olabiliyorsun hatta.
Arada garipsenen, arada üstüne konuşulan hatta, anlam verilemeyen, daha "anlamsızı" yanlış anlamlandırılan.
Mutlu musun?
İçin rahat mı?
Kendini biliyorsan, herhangi bir olaya bağlı kalmamalı sevgin,saygın,enerjin. Herşeyin ne kadar farkında olursan, o kadar dogru yerlerde soyutlayabiliyorsun kendini dış olaylardan. Bazen gerçekten hiç gerek olmuyor çünkü o üzeri dumanlı kargaşalara girmeye.
*Paulo Coelho - Portobello Cadısı
Tutarsızlık Uyarısı
"Kısa" yazılar yazmak istediğimi söylemiş miydim?
29 Aralık 2010 Çarşamba
4 Aralık 2010 Cumartesi
Deliliğe Övgü
Bir şeyi sadece "korktugun için yapmadığını" farkettiğinde onu inadına yapasın oluyor mu senin de?
Ya da bir şeyi sırf çok saçma diye yapmak istediğin? içten içe gülerek?
Hani "ulan bi kere geldik dünyaya be!" diyerek bir anda kendini sokakta koşarken bulduğun anlar falan?
Ya da ne bileyim, yolda garipsendiğini bile bile şarkı söylediğin, ıslık çala çala yürüdüğün?
Oluyor mu?
Hikayelerin ne güzel değil mi?
"İyiyse iyi kötüyse kötü, yaşadım arkadaş! yaşıyorum! " diyebiliyorsun.
Başkasının sınırlarına geçmediğin sürece, saçmalayabilmek ne güzel bir şeydir! Hele ki onu paylaşabilmek. Yanında aynı "akılda" birileri varsa dadından yinmez o zaman.
Diesel'in uzun süredir devam ettirdiği reklam kampanyası , uzun süredir felsefesini en takdir ettiğim sloganlar ve çekimlere sahip.
Ya da bir şeyi sırf çok saçma diye yapmak istediğin? içten içe gülerek?
Hani "ulan bi kere geldik dünyaya be!" diyerek bir anda kendini sokakta koşarken bulduğun anlar falan?
Ya da ne bileyim, yolda garipsendiğini bile bile şarkı söylediğin, ıslık çala çala yürüdüğün?
Oluyor mu?
Hikayelerin ne güzel değil mi?
"İyiyse iyi kötüyse kötü, yaşadım arkadaş! yaşıyorum! " diyebiliyorsun.
Başkasının sınırlarına geçmediğin sürece, saçmalayabilmek ne güzel bir şeydir! Hele ki onu paylaşabilmek. Yanında aynı "akılda" birileri varsa dadından yinmez o zaman.
Diesel'in uzun süredir devam ettirdiği reklam kampanyası , uzun süredir felsefesini en takdir ettiğim sloganlar ve çekimlere sahip.
Özel
"Sana dilsiz, dudaksız sözler söyleyeceğim
Bütün kulaklardan gizli sırlardan bahsedeceğim
Bu sözleri sana herkesin içinde söyleyeceğim
Ama senden başka kimse duymayacak
Kimse anlamayacak. "
Mevlana
Bütün kulaklardan gizli sırlardan bahsedeceğim
Bu sözleri sana herkesin içinde söyleyeceğim
Ama senden başka kimse duymayacak
Kimse anlamayacak. "
Mevlana
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)