Tutarsızlık Uyarısı

"Kısa" yazılar yazmak istediğimi söylemiş miydim?


24 Nisan 2011 Pazar

Camın Arkası

Odaya girdiğimde yüksek tabureye oturmuş, pencereden dışarı bakıyordun. Bana arkan dönük. Oda karanlık.
Dışarısı da. Tepkisizdin, ellerin tüm vucudunun agırlıgını tasırcasına eğilmiş omuzlarından bacaklarının üzerine dogru amaçsızca salınmış.
Yalnız kalmaktı isteğin biliyorum. Kalabalığa nasıl uyum sağlayacağını düşünüyordun dısardaki hayata bakıp.

Dısarda, İstanbul vardı. İstanbul senin çelişkin gibi. Kocaman, karışık. Buradan saatlerce uzaktaki bir şehirden, buradaki insanların belki de yıllarca gerisindeki insanların arasından yeni gelmiştin ve kafandaki zamanları-mekanları birbirleriyle barışık tutmaya çalışıyordun. Parçalara ayrılıyordun, bazılarının üstüne basıp ezip geçmek istiyordun, ilerlemek; bazılarını ise en değerlin olarak koynunda saklamak.
Korudugun parçalar en sadık yarin oluyordu hep çünkü, yeniler seni kovduğunda sığınabileceğin.

Odanın ışığını yaktım. İrkilip kalktın oturdugun yerden, gözlerime bakamadan başını eğip geçtin yanımdan. Dokunmak istedim sana, birilerinin “seni” fark edebildiğini hisset dokunuşumda diye.
Geçişini seyrettim sadece…

Ben kendi işlerimle uğraşır gözüktüm sana, sana bakmadı bile yüzüm. Gözyaşlarını saklamaktı isteğin diye. Görmedim de.
Oysa ki varlığın bile yeterli içine akan yaşları görmeme. Sızlayan parçalarını hissetmeme.

İçlerini bir zamanlar aynı yaşlarla ıslatmış olanlar, tanırlar birbirlerini her zaman. Islaklık kurusa da zamanla, nemin kokusu kalır üzerlerinde. Benzerleriyle karşılaştığında duyarlar ekşiliğini hemen.

Aradan dört-beş gün geçti, fazla değil. Sabahtı.Gülüyordun. Tüm neşenle "günaydın!" dedin, aynı şekilde karşılık verdim.

Her şeyi sil baştan kurmak için bugünü seçmiştin, belli. Dışarıya çıkacaktın pencereden bakmak yerine.

Gercekten dışına çıkacaktın. Bambaşka bi insan olup da hani… Aynen bunları tekrar ettin sonra bana. "Bugünden itibaren değiştireceğim her şeyi." Buruk bir gülümsemeyle senin mutluluğuna eşlik etmeye calıştım, bu aşırı neşenin kısa sürede söneceğini bildiğimi hissettirmeden.

Ah miniğim, daha kaç kez seyredeceksin o karanlığı bir bilsen. Bir bilsen, her şeyini değiştirmeye çalışmaktan vazgeçtiğin anda başlayabiliyorsun sadece yeniden.

Daha çok zaman bakacaksın o pencereden, dışarısını bile göremeyeceksin bazen cama yansıyan görüntünü görmekten. Elinle kırmak isteyeceksin camı, yok, her yanını kana bulamaktan korkup onu da yapamayacaksın.

Ama cam giderek incelecek miniğim, güven bana. Kendin bile farkedemeyeceksin hangi tarafta olduğunu bazen.  Hep bir o tarafta bir diğer tarafta olacaksın.  Uyuyup uyandığında bambaşka biri olmak beklentisi bir zalimlik kendi kendine yaptığın. Bugünden itibaren değiştiremeyeceksin hiç bir şeyi.

Bunu kabulleneceksin. Hayatını, kendini..  Olağan sırasıyla. Hayatın önüne sunduğunca.
Değişemeyeceksin, gelişeceksin.

2006?2007?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder