Tutarsızlık Uyarısı

"Kısa" yazılar yazmak istediğimi söylemiş miydim?


28 Ocak 2012 Cumartesi

Aç-kapa.

Bir kitapta şunun gibi bir şeyler yazıyordu öğretilenler-ögrenilenler ve beynin bunlar üzerine şartlanmışlıkları üzerine :

"Dış dünyaya, zihnimizin içeriğindeki düşünceler ve izlenimler olmadan bakabilseydik yaşadıklarımız bambaşka olurdu. Küçük çocuk pencereden, ağaca konmuş bir kuşun sesini dinlerken annesi kuşu gösterip "Bak, bu bir serçe," dediği anda kuş sesiyle yaşanmakta olan birliktelik bilgiye dönüştürülür, kurulmuş olan yalın bağ sona erdirilerek."


Beyni her gün sıfırlasak, "öncekiler"den kaynaklanan sözüm ona ögrendiklerimizi, daha dogrusu önyargılarımızı, korkularımızı, "artık bi daha hay-yat-ta şunu şunu yapmam"larımızı kaldırsak hayat daha mı kolay olur acaba, yoksa yasadıklarımızdan ders cıkarmamış mı oluruz? 
İnsanın kırılmışlıklarıyla, güvenini-hevesini yitirmişlikleriyle, kızmışlıklarıyla yaşaması cok daha zor gibi geliyor bana, ama düşünerek karar veremiyorsun galiba bir şeylere karşı nasıl olman gerektiğine ; "oluveriyorsun" sadece. 
Resetlemek fena degil, ama. farkındasızlık ya da kaçmak degil. Sinirleri alınmışlık degil. Daha başka bir şey o. Neleri resetlediğini de bilip hiç olmamış gibi devam etmek başka bir şey.  Bilinçli, isteyerek.
Neler olabilecekken sen, şu an neleri olmadıgını neleri yapmadığını yine sadece sen biliyorken "öylesine"davranmak başka bir şey; gelişiveriyor.

İçinde bir taraf o "bir daha şunu şunu yap(m)ıcam"ları bi unutup da düşünebilmeli aslında.  Belki bambaşka oluverir her şey;  geçmişle degil de o an ile degerlendirilirse.  
O sesin bir serçeden geldiğini bilmeden sadece kulagımıza gelen şeyin hoşumuza gittiğini farkedip dinlemeye ihtiyacımız var aslında, "nasıl olsa biliyorum ne oldugunu"diyip kesip atmak yerine. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder