Tutarsızlık Uyarısı

"Kısa" yazılar yazmak istediğimi söylemiş miydim?


12 Şubat 2012 Pazar

Yüz-leş-me.

"Memnun oldum tanıştıgımıza. Senin gibi birilerini tanısam keşke.."
"..Ben de memnun oldum.."
"Bir şey söylemeye çalışma ,biliyorum , görüşemeyiz bir daha. Görüşürüz desen bile gelmeyeceksin. Tesadüfen belki.."
"Galiba .. "

Mahcubiyet dedikleri böyle bir duygu sanırım tam olarak. Kelimelerin bogazına düğümlendiği, ne desem nasıl desem bilinmeyen.
Demek ki insan bazen hakkaten "karşısındaki onu çok sevmesin" isteyebiliyormuş. Karsısındakinin ihtiyacını farkedince içi sızlayarak "aman çok iyi davranmayım da bana bağlanmasın" diyebiliyormuş.

Yok, öyle tek gecelik tanıştım seviştim bilmem ne hikayesi degil bu.  Ne kadar oralardan tanıdık gelse de kulaga, erkek kadın mevzularıyla alakası yok.

İnsanın hayatı belli bir oturmuşluğa ulaştıktan sonra bir çemberi oluyor galba devamlı görüşebileceği "yakın
çevresi" için. Biir sürü insanla, her cinsten her tipten insanla konusmayı cok cok seviyorsun da, o yakın çemberin içine alamayacakların oluyor, alamadıkların.  Biliyorsun yani, o anda farkediveriyorsun onunla daha gidemeyeceğini. Gitsen de bunun sadece vicdan azabı yaşamamak için olacagını. Ki bunu daha da saygısızlık sayıp o anda ondan da vazgeçiyorsun.

İnsanların kişiliklerinden özelliklerinden bagımsız bir şey bu, sevip sevmemiş olmanla da alakası yok; hayatlar ile ilgili sadece. Acayip geçmişler var, çok acayip yaşantılar.

Hayat bazen gerçekten acımasız, adaletsiz.
Ve sen bunu değiştiremiyorsun. İçin burkuluyor hayatlarını anlayıp anladığını onlarla paylaşmak destek olmak istiyorsun, ama kendi hayatından ödün vermek istemiyorsun.
Hiç bulaşma o zaman, hiç dengelerini bozma; o zaman da duyarsız hissediyorsun kendini, hadi bakalım.

O'na "Bak yanındayım yalnız değilsin"i hissettirmeye çalışırken duygusal bir masturbasyon halinde yakalıyorsan kendini, kendinden tiksiniyorsun çünkü. Çünkü bunu onun için degil kendi için yapanlar da var çünkü bazen, onun için olsa daha sonrasını da düşünür, ama ı ıh, bu "anlık iyiliğin" hazzı onun  rahatlamasını sağlıyor, hem de hayatından bir şey vermemiş oluyor.  Sen bu hali farkettiğin, yani aslında insanların birinin kötü şartlarını anlayıp ona destek vermeye çalışırken bile kendi şartlarından ödün vermeyi hiiç istemediğini farkettiğin anda,  rahatlamak yerine daha gergin ve sinirli hissediyorsun kendini.
Kendi "iyiliğini" kendine ispatlamak için, daha fenası "birilerine ispatlamaya çalışmak" için, bir kez daha başını rahatça yastıga koyabilmek için farkında olmadan bu "iyilikleri" yapanları görünce her şey vıcık vıcık geliyor, iyi olmasın kimse istiyorsun.

Kendini dahi sorguluyorsun işte hatta, güya iyilik yapmaya çalıştıgın birini hayatının bi yerinden sonrasında istemediğini-belki ondan korktugunu farkedince.

İnsan kendini o zamana kadar hiç kurmayacağını sandıgı cümleler kurarken bulabiliyormuş demek ki.
İnsancanlısıyız, acaip sevgi doluyuz, yardımseveriz vs... Ama kendi hayatlarımızda bir şeylere aman da zarar gelir diye ödümüz kopuyor bazen, korkak ve bencil oluyoruz.  "İyi olsunlar ama cok yakınımda olmasalar daha iyi." gibi.
Korkularımız bizi bencilleştirip igrençleştiriyor bazen.

1 yorum:

  1. :) çok güzel ifade etmişsin iyiliği yaparken duygusal masturbasyon içinde hissetmekte olduğunu farketmen zaten iyiliği bitiriyor ve iyilik vasfını sanki yitiriyor. başkasının mutluluğunu kendin için istemekten farklı. iyilik yaptığını hissetmek için yapmakla, mutluluğu gerçekten onun yüzünde görmek için iyilik yapmak çok farklı. aslında iyilik yapılacak kimse kalmasın diye yapılmalı. yüzünde mutluluk yayılabilmeli insanların, umutsuz olmamalı kimse. hadi git snowboardunu kay.

    YanıtlaSil