Bu blogun adı , adresi gibi bisürü seçenek denenmiş de en sonunda hiç biri olmayınca "amaaan" denilip konuluvermiş bir ad degil aslında.
Lise civarında bir blog girişimim olmuştu, adı yine "bir varmış bir yokmuş" idi.
O zamanlar da insanın bir gününün bir öncekinden cok farklı, cok daha fazla ya da cok daha eksik olabileceğini farketmiştim.
Kendi hallerim de bir gün "içerde" bir gün "dışarıda" olabiliyordu hem. yazı yazmak da öyleydi, bir ay 7 8 yazı yazıp , 4ay yazamıyordum, blog bir var oluyordu bir yok; çevremdekiler de öyleydi. Demek ki bu böyle dedim. Var ve yok arasındaki zaman , kafanı o tarafa cevirene kadar, o telefon calmaya başladıgından sen açana kadar, o mailin konusunun üzerine tıklayana kadar, dudaklarının açılıp kapanmasına kadar, o kelime- o cümle bitene kadar; yani aslında hep "göz açıp kapayıncaya kadar".
Bazen bir süreç oluyor vardan yoka; ya da yoktan vara, ama hissettirmiyor tabi kendini hiç.
Sonuç olarak yok oldugunda sana daha az önce varmış gibi geliyor,
ki grileri olmayan insanlar da var. Siyah ya da beyaz her şeyleri.
"Ben'den degilsen öteki'ndensin." diyebiliyorlar. karşısındakini-seni "yok" sayarak.
Güzel bir şey degil aslında ama olagan bir şey oldugunu bilmek- kabulllenmek gerek.
Ha bir de yok diye bir şeyin de olup olmadıgı göreceli bence. Anlık yani. Artık yok sandıgın şeyler bir anda belirebiliyorlar,bir zamanlar varlıkların hatrına.
Bir yokmuş bir varmış dersek daha güzel bir his bırakıyor degil mi ? Öyle de diyebiliriz o zaman.
Ama siyah ve beyaz arasında griler var. Evet var. Hissedilemeyecek kadar kısa da olsa, görelemeyecek kadar hızlı da geçse, griler var. Yakalayabilene...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder