Tutarsızlık Uyarısı

"Kısa" yazılar yazmak istediğimi söylemiş miydim?


22 Haziran 2010 Salı

kirli hafızalar


Ahmet Altan kör noktaları iyi göstermiş.. Bir şeyleri iç rahatlığı ve doğalına bırakarak yaşamak ile aynı şeyleri farketmeden şartlanmışlıkların ve kemikleşmiş önyargıların esirliğinde yaşamak arasında ne korkunç ne soğuk ne iğrenç bi uçurum vardır...


"İki yabancıdan, hangisinin nerede bitip hangisinin nerede başladığı anlaşılamayacak tek bir varlık yaratıp, sonra o tek varlığı parçalayıp ondan iki kederli yabancı çıkartan korkunç büyünün büyücüsü kimdi?
Tanrı bir anlığına yeryüzüne eğilip usulca üfleyerek hafızamızı silseydi ve biz yaşanmış her şeyi unutarak, iki yabancı gibi yeniden karşılaşsaydık ne olurdu? Yaşadıklarımızı tekrar yaşamak için tekrar birbirimize doğru yürür müydük?"

“Niye yan yanayken birbirlerine aşık olamıyorlardı da, ancak hafızaları silindiğinde, birbirlerini yabancı sandıklarında yeniden ortak sevgilerini yaratabiliyorlardı?
Önce onları birbirine yaklaştıran “ilişki”, büyüdükçe sanki onları iki yana doğru itiyor, mutlu anlardan çok mutsuz anlardan beslenerek irileşiyor, iki kişinin arasında bir bağ olmaktan çıkıp bir duvara dönüşüyordu. Aşılması güç bir duvara. İlişki dediğimiz, iki insanın ortak hafızası…”

“İlişki olmadığında ben sevdiğimin ruhuna ulaşamıyorum, onunla kaynaşıp tek bir varlık haline dönüşemiyorum; ilişki olduğunda da ortak hafızamın lekelerinden sevgimi, kendimi, sevdiğimi koruyamıyorum.

Sevgimiz ilişkimizle lekeleniyor.

Biz ilişkimizle birbirimizden kopuyoruz.

Bizi bağlayan, bizi ayırıyor. “

Ahmet Altan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder