Tutarsızlık Uyarısı

"Kısa" yazılar yazmak istediğimi söylemiş miydim?


15 Temmuz 2010 Perşembe

Şehir -1-


Tamam sakinlik istiyor olabilirim azcık ama bazen öyle şeyler oluyor ki şehirde, gel de coşma!

Heyecandan ve beğeniden hormonlarımı allak bullak eden iki "şey" oldu geçenlerde, istanbul'umun nasıl kalbimde "tek" olduğunun bilmemkaçıncı kanıtı...

İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilmesinin ardından biz - "istanbullular"demeye dilim varmıyor- İstanbul'da yaşayan bir grup kültüreletkinliksever "Ee nasıl değişecek şimdi hayatımız?" diye merak ettik, etkinliklerin süpersanatsal olarak Tarkan, Nil karaibrahimgil gibi sanatçıların konserleriyle başlaması senenin geri kalanının da meydanda ailecek çekirdek çitletip göbek atma sanatsallığında olacağını düşündürttü haliyle.

"Severim azizim böyle entellektüel olayları" diyen benim bile ilgimi çekmeyen operalar tiyatrolar gözüme çarptı arada sonra. Kimbilir ne güzel oyunlar ne güzel konserler kaçırmışımdır tabi ama halktan ayrı bi konseptteydi sanki onlar işte.. Çok duyurulmadı; plan programları gözümüze sokulmadı diye öyle düşünüyorum belki de.

Sonra ne oldu anlamadım, gözümüze sokmaya başladılar, ama öyle böyle degil. ama bize de öylesi lazım sanki. İstanbuldaki çok küçük bi kısım haricinde üniversite gençliği bile koşturuyor,düzensiz bir plan program içinde. sanat seni içine almazsa, sen onun yanına gidemiyorsun her istediğinde ne yazık ki. yaz başından beri öyle bir oldu ki, iş güç koşturmacası içindeyken bile bi dilini bilmediğin sanatçıların neşeli ezgili müzikleri içinden geçip gidiyorsun o sıkıcı işlere. Her semtte ayrı ayrı insanı kıpır kıpır eden etkinlikler olmaya başladı.

Yaşasın
sokak etkinlikleri! ama çekirdek çitletici cinsten değil, "Aaa naapmışlar yaa vaay ne güzel yahu" dedirtecek türden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder